Filmlerdeki evler
Bizi günlük hayattan uzaklaştırıp, bambaşka diyarlara ve hikâyelere yolculuğa çıkartan filmlerden ve bu filmlerin geçtiği mekânların tasarımlarından bahsetmek istiyorum sizlere. İzlerken bizleri bu kadar sarıp sarmalayan filmler sadece hikâyeleriyle değil, aynı zamanda mekân tasarımları ile de bizi etkileri altına alırlar. Elbette bu konuda bahsedecek birçok film var ancak ben kendime göre ilk sıralarda yer alan filmlerden ve bu filmlerdeki evlerin tasarımlarından bahsetmek istedim. Sanırım en çok sevdiğim ‘Holiday’ filmindeki kır evi olduğu için ondan biraz fazla bahsetmişim, diğer yapılar lütfen alınmasın 🙂
1. ‘HOLIDAY FİLMİ’ VE SICACIK KIR EVİ
Film için özel olarak inşa edilen ve İngiltere’de yer alan bir kır evi olan bu yapının üçgen alınlı bir çatı ile giriş kapısı vurgulanmış. Giriş cephesinde kapısı dışında dört tane pencere açıklığı bulunuyor. Bütün bu açıklıkların çerçeveleri ahşap ve mavi renkli. Beşik çatılı, bu taş evin yerden çatıya kadar uzanan ve dış cepheden okunabilen iki adet bacası bulunuyor. Oldukça geniş bir bahçeye ve manzaraya sahip taş evin, iç mekân tasarımı da dış mekânındaki sıcaklığını korumuş ve devam ettirmiş.

Neredeyse tamamen açık bir plan şemasına sahip giriş katında salon, antre ve mutfak birbirleri ile ilişkili olacak şekilde çözümlenmiş. Taşıyıcı sistemi ahşap olan yapının bütün yapım tekniği gözler önünde bırakılmış böylece ahşap malzemesinin verdiği sıcaklık hissi oldukça vurgulanmış. Tavanların yeterince yüksek olmaması nedeniyle, duvarlarda açık renkler kullanılmış. Salonda ana öge olarak bir şömine kullanılmış. Oturma elemanları burada şömineye göre yerleştirilmiş. Giriş kat genelinde ahşap mobilyalar kullanılmış. Tabi oturma elemanlarının üzerinde kullanılan kumaşlarda geleneksel etkiyi arttırmak için, çiçek motiflerine bolca yer verilmiş. Aynı motiflerden perdelerin kumaşlarında da görmek mümkün. Antresi yeterli boyutlarda olan kır evi, mutfağında da salonda bahsettiğim şömine’ye sahip. Hatta belki de bu elemana ‘ocak’ demeliyiz. Burada yer alan bütün dolaplar ahşaptan yapılmış. Renk olarak bebek mavisine yer verilmiş ve Country stilinde tasarlanmış. Ocak üzerinde yer alan raflara ve onların üzerindeki porselenlere bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Cephe tasarımında baskın olan taş malzemesini iç mekân tasarımında da oldukça fazla görüyoruz.


İçerisinde yatak odası, küçük bir kitaplık ve banyo bulunduran bir üst kata ahşap ve dar bir merdiven ile çıkılıyor. Merdiven boşluğunun etrafı yine ahşap karkas sistemi ile çerçevelenmiş ve araları boş bırakılmış. Ahşap çatı strüktürünü rahatça okutan üst katın tasarımında yine ahşap malzemesi ve ahşap mobilyalar oldukça fazla kullanılmış. Ferforje başlığa sahip beyaz bir yatak, yatak odasını oluşturan elemanların en büyüğü sanırım. Tabi onun yanı başındaki şömine odayı hem fiziksel, hem de görsel olarak ısıtan bir başka eleman olmuş. Banyo içerisinde ahşap zemine rastlıyoruz. Ahşap zemin kotundan bir basamak kot farkı ile yükseltilmiş döşeme üzerinde oldukça kısa bir küvet elemanı görüyoruz ve bu küveti keyifli hale getirecek, aynı zamanda banyonun gün ışığından faydalanıp, havalanmasını sağlayacak bir açıklık görüyoruz. Aynı açıklıktan tezgâh olarak kullanılan konsol üzerinde de görüyoruz. Wc ve lavabo elemanları yine aynı banyo içerisinde yer alıyor.


2. ‘SON SAMURAY’ FİLMİ VE BÜYÜLEYİCİ MEKÂNLARINDAN BAZILARI
İçeriği ve sahneleri ile etkilediği kadar çekildiği doğal alan ve yapılar ile de beni çok etkileyen filmlerden bir tanesi. İç mekân kullanımı kadar dış mekânlara da çekimlerde yer verildiği için sanırım, çekiminin yapıldığı doğal alanların karakteristiği ve cephelerinin aksine minimalist bir tarza sahip iç mekânları ile yapı tasarımları beni çok etkilemişti.
Bu inanılmaz yemyeşil doğa nerede acaba diye bakınırken anladım ki o güzellik Yeni Zellanda’da, Uruti Vadisi diye isimlendirilen bir bölgede yer alıyormuş. Tabi sahnelerden bir kısmı burada geçmiş ancak fark ettiyseniz, bu yeşil alan çekimleri insanın içini ferahlatan güzellikte. Demek ki içimizi aydınlatan bu yemyeşil doğaya yaşam alanlarımızın içerisinde bolca yer vermek hem ruh sağlığımız hem de fiziksel sağlığımız için oldukça fazla öneme sahip.

Filmin birçok sahnesi içerisinde yer alan ve cephesinin aksine iç mekan tasarımındaki yalınlık ile insanı etkileyen bir tapınak olduğunu söylemeliyim. Ahşap malzemesini ve işçiliğini ön planda tutan bir uygulama olmuş. Yağışın fazla olması nedeniyle, Japon evlerinde gördüğümüz eğimli ve zarif çatısı hemen ilk dikkati çeken detaylardan bir tanesi. İç mekanlarda ise oldukça geniş hacimler ve açıklıklar, bol ahşap, organik malzeme kullanımı, sürgülü kapılar ve minimum eşya kullanımı dikkati çeken diğer detaylar arasında. Ahşap strüktür ile yapılmış bu tapınak, doğayı içerisine alıp, onunla birlikte uyum içinde hareket ediyor.

*Resim kaynağı: https://www.japan-guide.com/e/e3503.html
3. ‘DEMİR ADAM’ FİLMİ VE MODERN MALİKÂNESİ
Iron man filminde gördüğümüz ‘Tony Stark’ evi ise dijital ortamda meydana getirilmiş bir yapıdır. Gerçekte inşa edilmiş olmasa da Malibu’da bir dağın tepesine, topografya’ya uyumlu olarak oturtulmuş, modern çizgilerden oluşan bu fütüristik malikâne her anlamda tasarımcılar için ilham verici. Hem topografya ile hareket edip, hem de topografya dan bağımsızlığını ilan eden farklı bir tasarım. Yuvarlak hatlara ve çizgilere hem cephe hem de iç mekan tasarımında bolca yer verilmiş.

*Resim kaynağı: http://ironman.wikia.com/wiki/Stark_Mansion
Oldukça az mobilya kullanılan iç mekanlarda, yuvarlak çizgilerin tanımlayıcı ve yönlendirici olduğunu düşünüyorum. Geniş ve bolca kullanılan pencereler sayesinde gün ışığından fazlasıyla faydalanılmış. Bazı mekanlarda tepe pencereler’de görüyoruz. Ayrıca filmi izleyenler hatırlar, Tony Stark’ın çalışma alanını bulunduran bir bodrum katı vardır evin. Bu katta zırhlarını, arabalarını saklayan Stark, aynı zamanda çalışmalarını da burada yürütür. Bu katta yine modern ve fütüristik olarak tasarlanmıştır. Stark evi bana göre kullanıcının analizini iyi yapıp, ona göre tasarlanmış yapılardan bir tanesi ve kullanıcısı Tony Stark gibi oldukça modern ve teknolojik.


4. ‘BATMAN: KARA ŞÖVALYE YÜKSELİYOR’ FİLMİ VE GÖRKEMLİ ‘WAYNE MANOR’
1580-1588 yılları arasında Robert Smythson tarafından tasarlanıp, inşa edilen ve İngiltere, Nottingham’da yer alan bir yapıdır. Filmde adı ‘Wayne Manor’ olarak geçmektedir ve dış cephesi kullanılmaktadır. Yapı Rönesans stilinde tasarlanmıştır ve Willoughby ailesine 345 sene ev sahipliği yaptıktan sonra günümüzde müze ve sergi alanı olarak kullanılmaktadır. Oldukça geniş yeşil alanı ise ziyaretçilere doğal park olarak ev sahipliği yapmaktadır. Aynı yapı bahçesinde bulunan ek yapılar ile çeşitli bitkiler için yaşam alanı sunmuştur ve botanik parka sahiptir. Daha önce yangın geçirmiş olan yapının bazı bölümleri, farklı tarihler arasında onarımlar geçirmiştir. İhtişamlı görünüşü ve üzerinde ince düşünülmüş cephe tasarımı ile etkileyici olan ‘Wollaton Hall’ , Batman- Dark Knight Rises filmi için isabetli bir ev sahibi olmuş. Ana karakter ‘Bruce Wayne’in karakterini yansıtacak özellikte sıra dışı, gizemli ve görkemli bir yapı.

*Resim kaynağı: http://www.wollatonhall.org.uk/explore/51036-2
Bu yazımı beğendiyseniz, bu yazımı da beğenebilirsiniz. Doğanın mimarları ve ortaya çıkardıkları eserleri
***Görseller alt kısımlarında yer verilen kaynaklara aittir
***İçerik yazara aittir.